MEHMED EMİN EFENDİ HZ’NİN HAYATI
Mehmed Emin Efendi, Giresun’un Şebinkarahisar ilçesinde 1906’da doğdu. Şebinkarahisar’ın tanınmış ailelerinden Küçükmollaoğlu ailesinden olup, babası Saraçların Rahmi Efendi, annesi Pembe Hatun’dur. İlk ve orta tahsilini Şebinkarahisar’da, yüksek tahsilini ise Trabzon Yüksek Muallim Mektebi’nde yaptı ve muallim olarak mezun oldu.
Mehmed Emin Efendi varlıklı bir aileden gelmekteydi. Babası Rahmi Efendi, Şebinkarahisar’ın ileri gelen eşrafından varlıklı birisiydi. Şebinkarahisar’da bulunan bir hanı işletmekteydi. Dayalı döşeli muntazam bir konağı vardı. İşte Mehmet Emin Efendi, bu konakta doğdu büyüdü. Ailesinden kalan bu varlıkdan yalnız miras olarak hatıra olsun diye sâdece küçük bir halı aldı, başka bir şey almadı.
Gençlik yıllarında da sevilen, sayılan, iyi eğitim görmüş terbiyeli bir aile çocuğuydu aynı zamanda gâyet yakışıklı bir delikanlı idi. İyi güreş tutar, iyi at biner, iyi silâh kullanırdı. Doğruluğu, dürüstlüğü ve yiğitliği ile nam salmıştı. Sözüne sâdık, cesur ve mert bir kişi olduğundan O’na Ece (Emice, Amca) Mehmed derlerdi. Şebinkarahisar'da çıkan münakaşalarda Mehmed Emin Efendi’den başka kimse kavgayı ayıramazdı.
Mehmet Emin Efendi’nin gençliğinde Şebinkarahisar Fatih Câmii’nde yedi saf ulema sınıfı bulunur, Mehmet Emin Efendi de üçüncü safta yer alırdı. Kelâmcı Hoca diye bilinen meşhur âlimden Kur’ân ve İslâmî ilimler tahsil etti. Böylece zâhir ilimleri tamamladı. İçinde mânevî bir boşluk hissederek, bir arayış içine girdi. Bu durumunu arkadaşlarına anlattığında, yakında Keşap'dan gelecek olan Mehmet Haydar Baba’yı bekleyelim diye tavsiye ettiler.
Keşap’lı Mehmed Haydar Baba Şebinkarahisar’a geldiğinde; Fatih Câmiinde göz göze geldiler. Yıllardır birbirini arayan iki dost karşılaştılar ve bakıştılar. Görenler hayrette kaldı. Hemen orada, Haydar Baba; dersini ve ders verme me’murluğu vazîfesini teslim etti. Haydar baba ile üç sene kadar beraber oldular. Bu sıralarda Efendi Hazretleri muallim olduğu için sık sık Keşab’a gidemedi ancak mektep kapandığı zamanlar gidebiliyordu.
Haydar Baba Hazretleri de o zamanlar çok yaşlı olduğundan ve yeterli vâsıta olmadığından dolayı O da fazla gelip gidemedi. Geldiği zamanlar ise; yollar çok bozuk olduğundan kamyonun açık kasasında iki, üç günde; Keşap’tan Şebinkarahisar’a ancak gelebiliyordu. Mehmet Emin Efendi derslendikten yaklaşık bir yıl sonra, ders yaptırma vazifesi de kendisine verildi. Birlikte halkayı zikir yaparlardı. Haydar Baba, otuz yaşlarındaki muallim Mehmet Emin Efendi’yi devamlı halkada yanı başına oturtur, birlikte ders yaparlardı.
Şebinkarahisar’da ileri gelen kardeşlerden bazıları, zuhûrat görmüş; zuhûratlarında Peygamber Efendimiz; “Mehmet Emin’e söyleyin derslerinizi değiştirsin” buyurması üzerine, Mehmed Emin Efendi, kardeşlerin derslerini değiştirdi. Ancak, bu durumdan kalbi mutmain olmayan Mehmed Emin Efendi; Haydar Baba’ya haber gönderip, görülen zuhuratı ve kardeşlerin ısrarıyla ders değiştirdiğini iletti. Bunun üzerine Haydar Baba, tekrar Mehmed Emin Efendi’ye haber gönderip “Oğlum Mehmed Emin, herkes kendi dersine devam etsin, inşallah baharda geldiğimizde biz değiştiririz.” Buyurdu. Halbuki Haydar Baba’nın bahara çıkamayacağı halinden belliydi. O dersler öylece kalmış oldu.Haydar Baba, bahara çıkmadan durumu ağırlaşınca, etrafındaki dervişlerine şöyle buyurdu. “Oğlum yolunuz uzağa düştü, nasibinizi Şebinkarahisar’da arayın.” buyurdu. Oğluna da kendi giydiği yeşil sarık ve yeşil cübbeyi, Mehmet Emin Efendi’ye verilmek üzere emanet etti. Bir süre sonra da Hak’kın rahmetine kavuştu. Haydar Baba’nın oğlu bu cübbe ve sarığı getirip Mehmed Emin Efendi’ye teslim etti. 1991 yılında refîkâsı Nigâr Hanım’ı kaybedince kabrinin üstüne bir türbe, yanına da bir câmi yaptırdı. 1995’ te Hizmetlisi Ahmet Arlı’nın eşi Hatice Hanım vefat edince o da aynı türbeye konuldu. 9 Ağustos 1998’de ebedî âleme göçen M. Emin Efendi de bu türbeye defnedildi.Allah cc. O’ndan ve sevgisinden bizleri ayırmasın… Âmin
